Dolar 34,4924
Euro 36,4926
Altın 2.947,93
BİST 9.031,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Şanlıurfa 18°C
Az Bulutlu
Şanlıurfa
18°C
Az Bulutlu
Cum 20°C
Cts 14°C
Paz 8°C
Pts 9°C

KÜLTÜR BAŞKENTİ ŞUŞA’DA ÇOK KÜLTÜRLÜLÜĞÜN BAYRAM SEVİNCİ

A+
A-
26.05.2021

AZERBAYCAN`IN KÜLTÜR BAŞKENTİ ŞUŞA’DA ÇOK KÜLTÜRLÜLÜĞÜN BAYRAM SEVİNCİ

Duyarlı her insan, sadece kendi çevresi, kenti, kasabası değil, yaşadığı ülkede ve dünyada iyi bir gözlemci olması gerekir. Tarih boyunca olduğu gibi yakın tarihte, eskinin izini sürer gibi çatışmalar, savaşlar, iç kanaması gibi…
“Özünü bilmeyen sözünü bilmez.” sözünden yola çıkacak olursak, günlerce uykumu kamçılayan bir Azerbaycan-Ermenistan savaşı olmuştu. Duyarlı bir insan, karşıdaki kardeşi de olsa, yüreği haklının yanında çarpar. Benim de öyle oldu. İşgal altındaki Karabağ için acılar zirve yapmıştı içimde.
Bilindiği gibi otuz yıldır Ermenilerce işgal edilmiş Şuşa’da geçtiğimiz günlerde büyük bir bayram coşkusu vardı. Duyarlı insanlar bu kutlamayı iliklerinde hissediyorlardı.
Haydar Aliyev Vakfı’nca düzenlenen Har-ı Bülbül-Müzik ve Sanat Festivali gerek organizasyon gerekse sanatçı seçimi açısından oldukça başarılı bir etkinlikti. Bu fotoğraf yazılı ve sözlü basında da yer aldı.
Uzun bir aradan sonra Şuşa’da ilk kez düzenlenen bu festivalin bir önemli özelliği vardı: Festival, İşgal altındaki toprakların özgürleştirilmesi sırasında canlarını seve seve kurban veren şehitlerin anısına düzenleniyordu. Azerbaycan’ın haklı savunmasında ülke vatandaşı olan tüm halklar omuz omuza mücadele vermiş, sonundaysa topraklar özgürlüğüne kavuşmuştu.
Yıllardır kendi iç ve dış politikasını çok kültürlülük, farklı dinsel, ulusal kimliklere saygı üzerine kuran Azerbaycan devleti, düzenlenen bu festivalde de aynı politikayı öne çekmiş, ülkede yaşayan tüm halkların bir arada “Har-ı Bülbül” müzik etkinliğinde sahne almasını sağlamıştı. Rus’uyla, Yahudi’siyle, Talış’ıyla, Tat’ıyla, Avar’ıyla, Lezgi’siyle, Udi’siyle, Malakan’ıyla bir bütün olarak bu topraklarda kardeşçe yaşayan ülke vatandaşları Cumhurbaşkanları Sayın İlham Aliyev’in etrafında bir yumruk olarak birleştiler. İşte Azerbaycan’ı zafere götüren ana faktör de buydu.
Azerbaycan’da çok kültürlülüğün temelleri, eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev tarafından atıldı. Onun iktidarı sırasında, dini, milliyeti fark etmeksizin tüm milletler huzur ve mutluluk içinde yaşadılar.
Ulusal Lider Haydar Aliyev, ülkede çok kültürlülük politikasını başarıyla uyguladı ve Azerbaycan’ı çok kültür ülkesi olarak dünyaya tanıttı. Azerbaycan halkının çok kültürlü geleneklerini koruma alanında Haydar Aliyev öncülüğünde izlenen politika, şu anda Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev tarafından başarıyla sürdürülmektedir. Sayın İlham Aliyev, Azerbaycan’da çok kültürlülüğün gelişmesinde, ülkenin sosyoekonomik kalkınmasında çok kültürlülük rolünün artırılmasında benzersiz hizmetler vermiştir.
Bu bağlamda, Sayın İlham Aliyev’in 15 Mayıs 2014 tarihli emriyle, Azerbaycan’da çok kültürlülüğün daha da gelişmesi için Bakü Uluslararası Çok Kültürlülük Merkezi’nin kurulması, yeni bir sayfanın açılmasını sağladı.
İşte, Bakü Uluslararası Çok Kültürlülük Merkezi’nin temel görevleri; bilimsel analiz yapmak ve Azerbaycan Cumhuriyeti’ndeki kültürel ve dinsel çeşitliliğin hoşgörülü temellerini korumanın yollarını belirlemek, çok kültürlü yaşamda farklı bölgelerin kültürlerinin temas derecesini incelemek ve teşvik etmektir.
Azerbaycan’da çok kültürlülüğün, insancıl yaşamın ve hoşgörünün simgesi olan diğer bir isimse hiç kuşkusuz Azerbaycan halkının ve devletinin tükenmez bir değeri haline gelen Azerbaycan ideolojisini tüm dünyaya tanıtan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı I. Yardımcısı, Haydar Aliyev Vakfı Başkanı Mihriban Aliyev’dir. Adı geçen festivali düzenleyen Haydar Aliyev Vakfı’nın başkanı sayın Aliyeva’nın, çok kültürlü Azerbaycan modelinin tanıtılmasına ve ülkede sosyal refah, bilim, eğitim, kültür, spor faaliyetlerinin gelişmesine önemli katkılar sağladığını tüm dünya biliyor. Başlatılan birçok proje, ulusal değerlerin korunması ve bu değerlerin tanıtılması düşüncesinin güçlenmesine hizmet ediyor. Mihriban Aliyeva başkanlığındaki Haydar Aliyev Vakfı’nın bu yöndeki rolü takdire şayandır…
Azerbaycan’ın izlediği çok kültürlülük politikası sadece ülke içinde uygulanmıyor. Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı I. Yardımcısı Mihriban Aliyeva, Azerbaycan-UNESCO ilişkilerinin gelişmesinde, bu ilişkilerin canlanmasında ve güçlenmesinde yeri doldurulamaz bir role sahiptir. Örneğin 1996 yılında Azerbaycan ile UNESCO arasında bir İş Birliği Muhtırası imzalandı. “Paris’in Kalbinde Azerbaycan” etkinliği kapsamında 8 Eylül 2015 tarihinde, Mihriban Aliyeva’nın katılımıyla, Haydar Aliyev Vakfı tarafından dinsel hoşgörü ve bir arada yaşama konulu bir konferans düzenlendi. 3-9 Eylül tarihleri arasında “Azerbaycan Kasabası”, ülkenin zengin kültürünü ünlü Louvre Müzesi önündeki Pale Royal Meydanı’nda sundu. Dünyaca ünlü fotoğrafçı Reza Deghati’nin “Azerbaycan bir hoşgörü ülkesidir.” sergisi de aynı alanda Paris halkına sunuldu.
Aynı proje kapsamında 8 Eylül’de Paris’te, ‘Dinsel Hoşgörü: Azerbaycan’da Birlikte Yaşama Kültürü’ konulu bir konferans düzenlendi.
Haydar Aliyev Vakfı Başkanı Mihriban Aliyeva, konferansa katıldı ve konferansta yaptığı konuşmada, ülkesinin tarih boyunca uygarlıkların ve kültürlerin kesişme noktasında yer aldığını, Azerbaycan’da kilise ve sinagogların yanı sıra camilerin de bulunduğunu ve inanç özgürlüğünün güvence altına alındığını kaydetti. Haydar Aliyev Vakfı’nın diğer dinlere de özel önem verdiğini kaydeden Mihriban Aliyeva, Haydar Aliyev Vakfı’nın Louvre Müzesi’nde İslam kültürünün bir bölümünü organize edeceğini, Fransa’da Yahudi çocuklar için eğitim fırsatları yaratma şansını ve Strazburg ve diğer bölgelerdeki kiliselerin onarımı ile yakından ilgilendiğini söylemişti.
Bunun yanı sıra Roma katakompunun restorasyonu, Vatikan Apostil Kütüphanesi’ndeki özgün el yazmalarının restorasyonu, Roma Katolik Müzesi’nin felsefe salonunun yenilenmesi ve diğer projeler, Azerbaycan’ın, bir Müslüman ülkesi olarak attığı önemli adımlardandır. Haydar Aliyev Vakfı’nın bu tür projeleri, çok kültürlülük alanında büyük bir girişim olmanın yanı sıra kültürler ve uygarlıklar arasındaki anlayışlar adına gerçek bir küresel örnek oluşturuyor.
İşte çok kültürlülük alanında yurt dışında da böylesine görkemli projeler gerçekleştirildi. Azerbaycan devletinin, ülkesinde yaşayan farklı milliyetlerin, etnik azınlıkların haklarına sahip çıkması, Azerbaycan’da çok kültürlülük politikasının başarılı bir şekilde uygulandığının açık kanıtıdır.
İşte geçen günlerde, Şuşa’da Cıdır Ovası’nda düzenlenen bu festival, âdeta bir müzik, birlik, Şuşa’ya dönüş ve ulusal gurur bayramına dönüşmüştü. Azerbaycan’da yaşayan farklı milletlerin temsilcileri burada eşsiz güzel çelenkler koydular. Yüksek bir dağ vadisinde kurulan sahnede Talışça, Avarca, Lezgice, Tatarca, Kürtçe, Udice, Yahudice şarkılar söylendi, herkes kendi danslarını sergiledi.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de açılış konuşmasında, “Bizler dini, milli ve manevi köklerimizle birbirimize bağlı, birlikte bir milletiz, aksi takdirde işgali asla sona erdiremezdik. Tüm bu yıllar boyunca tek bir hedefle yaşadık…
Topraklarımızı kurtarmak, adaleti sağlamak, ulusal onurumuzu korumak için mücadele ettik ve bunu başardık. Bugünkü olay Şuşa’ya döndüğümüzü ve sonsuza kadar burada yaşayacağımızı bir kez daha gösteriyor.” diyerek bu konuları özellikle vurguladı
Evet, “Har-ı Bülbül” müzik festivalinde dünyaya birçok önemli mesaj gönderildi. Azerbaycan kültürünün çeşitli bölgelerinden folklor grupları, usta müzisyenler, aydınlar ve medya temsilcileri 12-13 Mayıs tarihlerinde Şuşa’da bir araya geldi.
Azerbaycan’da yaşayan halkların festivalde yaptığı konuşmalar, ülkelerin bu şekilde gelişmesi gerektiğini gösterdi. Sadece çok dinli, çok uluslu ülke ve toplumlarda gelişme; birlik, ulusal dayanışma ve barışla olanaklı…
Azerbaycan, çok kültürlülüğü, uzun yıllardır hem yurt içinde hem de yurt dışında farklı halkların bir arada yaşaması adına teşvik ediyor, deneyimlerini paylaşıyor ve uygulamada da bunun imkânsız olmadığını gösteriyor.
Şuşa’ya ve diğer işgalden kurtarılmış bölgelere gelmeyi reddeden emperyalist güçler, Azerbaycan’ın gücünü, bu festival dolayısıyla, sanırım, daha iyi anladılar. Yine Şuşa ve diğer işgalden kurtarılmış bölgeler, eminiz ki kısa sürede tekrar cennete dönüşecektir. O yağmurda küf kokan acılar silinecek.
Burada bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Dünyanın gözü önünde, Azerbaycanlı gençler, kadınlar, kızlar savaştan kaçıp sınır ülkelere sığınmadılar. Tek yumruk oldular ve karanlık masalarda o yumruk indi. Haber: Fatma ARAS

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.